Şok bir kan dolaşımı bozukluğudur. Damarlardaki kanın azalması ya da damarlara yeterli kanın intibak etmekte güçlük çekmesi durumunda ortaya çıkar. Şok bir tür bayılma hali olarak görülür.
Yüksek şiddette bir zehirlenme, şiddetli bir ağrı, ağır bir kanama ya da ağır hastalıklardan sonra kan damarlarının etrafındaki kaslar ya tam olarak gevşer veya aksine aşırı gerilir. Bu durumlarda bayılmayla sonuçlanan şok ortaya çıkar.
Şok durumunda hastanın yüzü solar, soğuk soğuk terler. Bilincini kaybetmese de normal değildir. Tedirgin, telaşlı ve tutarsızdır. Parmak uçları soğur, sürekli üşümekten ve susamaktan şikayet eder.
Bu gibi durumlarda vakit geçirilmeden bir hekime başvurulmalıdır. Bu aşamaya kadar hasta sıcak tutulmalı, sırt üstü yatırılıp, ayakların baş hizasından yukarda olması sağlanmalıdır. Böylece beyne daha çok kan ulaşması sağlanmış olur. Beyne yeterince kan akışının sağlanabilmesi için hastanın özellikle ayakta ve oturur vaziyette bırakılmamalıdır. Beyin kan dolaşımından yeterince kan alamazsa bayılmalarla karşılaşılabilir. Özetle hekim gelene kadar hasta sıcak tutulmalı ve sırt üstü yatırılıp ayakların baş hizasından yukarda olması sağlanmalıdır.
Besin zehirlenmelerine dikkat
Besin zehirlenmelerine sağlıksız koşullarda hazırlanan saklanan yiyecekler neden olur. İshal ve kusmayla kendini gösterir. Bu belirtiler yanısıra iştahsızlık ve mide ağrısıda görülebilir. Yiyeceklerde stafilokok aureus bakterisi zehirlenmeye neden olur. Bu bakteri yiyeceğe bulaştığı zaman çok çabuk yayılır ve ani salgınlara yol açar. Bu bakterinin yanısıra Bacillus cereus, clostriduim botulinum salmonella, Esclerichia coli, Campylobacter jeguni ve Noralk organizmaları da besin zehirlenmelerine yol açar.
Bec:n zehirlenmelerinde rahatsızlık birkaç saatte geçer. Kusma bittikten sonra bünyenin su dengesinin sağlanması için sade su ve benzeri şeyler içilmelidir. Zamanla su katı karışımı maddeler alınabilir. Çocuk ve yaşlıların zehirlenmelerinde ve ağır zehirlenme durumlarında mutlaka doktora başvurulmalıdır.
En sağlıklısı zehirlenmeye neden olabilecek durumlardan kaçınmaktır. Bu amaçla et ve yemek kalıntıları buzdolabında saklanmalı. Son kullanma tarihi geçmiş yiyecek maddelerine tüketilmemeli. Küflenmiş yiyecekler yenilmemeli.
Gözlerdeki kızarıklık
Klorlu yüzme havuzlarında yüzdükten sonra veya hafif bir soğuk algınlığında çocukların gözlerinin kızarma görülebilir. Gözlerdeki bu kızarıklık anne - babalar tarafından önemsenmelidir. Çünkü kızarıklık gözde bir iltihaplanmanın nedeni olduğu gösterebilir. Nadiren bu iltihaplanma kornea tabakasına atlayabilir ve kalıcı hasarlara neden olabilir. Bu yüzden gözlerde kızarıklık görüldüğünde mutlaka bir uzmana gidilmesi
suya dikkat
Çocuklar için meyve çok besleyici bir besindir. Bu yüzden meyvelerin çeşitlerinin arttığı bugünlerde çocukların bol bol meyve yemesi onların gelişimi açısından çok önemli. Ancak bazen meyve yedikten sonra üzerine içilecek su çocuğu rahatsız edebilir.
Çocuk özellikle sıcak günlerde yediği tatlı meyvelerden sonra su içmek ister. Bu durumda çocuğun yediği meyve türü ve miktarına göre su verilmelidir.
Uzmanlar erik, şeftali, kiraz ve kayısı gibi iri tek çekirdekli meyveler yendikten sonra içilecek sular karın ağrısına neden olabilir. Bununla birlikte kusma, ishal ve kabız da görülebilir. Çiğnenmiş meyve su ile birlikte midede iyice şişer ve karın ağrısına neden olur
Grip salgının önüne grip aşısıyla geçin
Kışın ortaya çıkan vebirçok kişiyi etkileyen grip salgınlarının önüne geçmek için sağlık kuruluşları tarafından grip aşısı öneriliyor. Özellikle bağışıklık sistemi zayıflamış, böbrek hastası, kronik kalp hastası olanlar, şiddetli şeker hastalığı olanlara grip aşısı öneriliyor. Çünkü zayıf bünyeli kişilerde hastalık kendini daha şiddetli şekilde gösteriyor ve ölümle sonuçlanan vakalar ortaya çıkıyor. Yine hastalığın yayılmasının önlenmesi amacıyla kamu hizmeti gören kişilerin polis, sağlık memuru vb. gibi sürekli halkla içice olan kişilerin de grip aşısı olmaları toplum sağlığı açısından büyük yararlar sağlayacaktır.
Grip aşısı mevsim başlamadan olunmalıdır. Her yıl bu aşı tekrarlanmalıdır. Grip aşısı olunduktan sonra aşı yapılan yerde hafif ağrılar olabilir, hafif ateş, kas rahatsızlıkları başlayabilir. Bu etkiler 1-2 gün sürer ve etkisini kaybeder.
En sık görülen ve tedaviye en iyi cevap veren ruh sağlığı sorunudur, Anksiyete herkeste vardır. Anksiyete ya da endişe, her an için herkes tarafından hissedilebilir. Bu duygu vücudu bir zorlukla, bir tehlike, ile ya da alışılmadık bir durumla karşılaşmaya hazırlar.
Ancak günlük anksiyeteyle, anksiyete bozuklukları arasında büyük bir fark vardır. Anksiyete bozuklularında, gerçek bir tehlike mevcut olmamasına rağmen aşırı ruhsal gerilim vardır. Hasta anksiyete kaynağından kurtulmak amacıyla aşırı davranışlarda bulunur.
Anksiyete bozuklukları bireyin iş, sosyal ve aile yaşamını ileri derecede olumsuz etkileyebilir.
Anksiyete bozuklukları milyonlarca insanda var. Bir anksiyete hastalığının gerçek nedenini tam olarak ortaya koymak, çoğu zaman zordur. Ancak uygun bir tedavi hemen bütün hastaların bu sorunun üstesinden gelmesini sağlar.
Aile ve arkadaşlar da yardımcı olabilir. Sevdiği kişilerden gelecek destek, anksiyete hastası açısından son derece faydalıdır.
Yapılan bir araştırmada, kanlarında E vitamini oranı düşük olan insanların, kanlarında E vitamini yüksek olanlara göre, yüzde 88 oranında daha fazla şeker hastalığına yakalandığı ortaya çıkarıldı. Bunun nedeni, E vitamininin vücutta insülin üreten hücreleri tahrip eden, serbest radikallerin etkilerini bertaraf etmesi. Serbest radikaller, insülin üreten hücreleri tahrip ederek, insanların şeker hastalığına yakalanmasına yol açıyorlar. Uzmanlar, şeker hastalığına karşı E vitamini öneriyorlar.
Hipotansiyonu-düşük tansiyonu olanlar ne yapmalıdır
Diyetteki tuz kısıtlanmalıdır. Kalori miktarı düşürülmelidir. Şişman hastalar zayıflamalıdır. Günlük hafif egzersizler yapılmalıdır. Egzersiz kan basıncının düşmesini kolaylaştırır. Hastalar ilaçlarını çok düzenli kullanmalıdırlar. Gelişigüzel arter basıncının ölçtürerek basınç yüksek olduğunda ilaç kullanmak sakıncalıdır. Arter basıncının anî çıkışlarına neden olacağı için hastaya daha çok zarar verir.
Hipotansiyonu olan hastaların bu tedbirler yanında düzenli olarak belirli zamanlarda evde bir yakını tarafından arter basınçlarını kontrol ettirmeleri tedavinin etkinliğini artırır.
Sağlıklı bir erişkinde kan basıncı 130/80 mmHg arasındadır. Büyük tansiyon 100 mmHg'nin altına düştüğünde hipotansiyondan söz edilir. Düşük tansiyon, kan dolaşımının vücut gereksinimini karşılayamadığını gösterir. İster birincil olsun ister ortostatik, her iki hipotansiyon tipi tehlikeli sonuçlar doğurmaya yapısal bozukluklardan kaynaklanır ve bu kişiler sağlıklı kabul edilirler. Hatta istatistikler düşük tansiyonluların normal kişilerden daha uzun, tansiyonu yüksek olanlardan ise çok daha uzun yaşadığını gösterir.
Hafif yanıklar
Hafif yanıkların tedavisi için aşağıdaki belirtilen yolu izleyin.
Eğer cilt yarılmamış ise soğuk suya tutun veya serin su içine batırırı. Bu bölgeyi 2 ila 5 dakikarasında su altında tutun. {Not: Eğer yanık soğuk bir çevrede olduysa, su uygulamayın)
Belli müddet suyun altında veya su içinde tuttuktan sonra yanığı steril bir sargı beziyle (imkân varsa) veya temiz bir kumaşla sarın.
Aspirin veya parasetamol acının ve şişmenin azalmasına yardım edebilir.
Genelde hafif yaralar daha fazla müdahale gerekmeden iyileşebilir. Gene de eğer ikinci derece yanık çapı 5 cm.'den fazla olan bir bölgeye yayılmış ise veya ellerde, ayalarda, yüzde, kasıklarda, kaba etlerde veya ana mafsallarda ise mutlaka sağlık kuruluşlarına başvurun.
Hıçkırık
Nefesini tutmak, birkaç yudum su içmek, kağıt torba içinde nefes alıp vermek, biber koklamak, şeker yemek, birisinin seni korkutması. Bütün bunlar hıçkırığa çare arama yollarıdır. Çoğunca da pek başarılı olmaz. Hıçkırık zaman zaman hepimizi etkiler. Genelde hıçkırık zararsız bir huzursuzluktur. Fakat günler ve haftalarca sürenleri görülmüştür. Uyku ve yemek sorun haline gelebilir. Bir karın ameliyatı sonrasında hıçkırık bazen ciddi bir rahatsızlık olduğuna işarettir. Herkes bir zaman hıçkırığa tutulmuştur ama nedenini bilemez. Nedeni diyaframın (karın üstü zarı) istenmeyen tekrarlanan kasılmalarından kaynaklanır. Ses borumunuzun ani kapanması havanın girmesini önler ve hıçkırık başlar. Firenik sinir (diyaframın düzgün, uyumlu normal kasılmasını sağlar. Bu sinirler göğüs ile boyun arasında uzanır. Bir firenik sinirin herhangi bir noktasındaki tahrik sonucu hıçkırık başlayabilir.